Yeni Dönem, Yeni Başlangıçlar
- Ceren Akkol
- 8 Eyl
- 2 dakikada okunur

Okulun ilk günleri bende hep ayrı bir heyecan uyandırır. Çocukların sırtlarında kocaman çantalar, defterler, kitaplar... Ama asıl ağır yük bazen gözle görünmeyen yerde olur: zihinlerde ve yüreklerde.
Geçen gün bir öğrencim - bu sene 8.sınıf- “Hocam, bu yıl çok zor olacak.” dedi. Çantasının ağırlığına değil, kaygısına hazırlanmış adeta. O an bir kez daha fark ettim: Biz yetişkinler için okul dönemi belki biraz program, kitap, ders demek olabilir ama çocuklar için aynı zamanda belirsizlik, beklenti ve duygusal bir yolculuk demek.
Bir velimle de sohbet ederken bana şunları söyledi: “Çocuğum derslerinde geri kalırsa diye çok korkuyorum. Ona nasıl yetişeceğimi bilmiyorum.”
Bir öğretmen arkadaşım ise şunu paylaştı: “Sınıfta 30 çocuk var, her birinin ihtiyacına nasıl yetişebilirim bilmiyorum.”
Aslında bu kaygılar çok insani ve ortak. Çünkü hepsinin merkezinde aynı soru var: “Çocuğun iyi olmasını nasıl sağlarım?”
Benim deneyimim şu:
Büyük değişimler çoğu zaman küçük ama düzenli adımlarla başlıyor.
Mesela,
Rutinler: Çocuklar için düzen, güven demektir. Her sabah aynı saatte kalkmak, kahvaltı masasını birlikte hazırlamak, akşam uyumadan önce kısa bir sohbet etmek… Bu küçük alışkanlıklar çocuğun zihninde “kontrol edilebilir bir dünya” algısı oluşturur.
Odak oyunları: Dikkati artırmak için illa uzun egzersizlere gerek yok. 2 dakikalık “fark bulma” oyunları, kısa süreli sessiz kitap okuma anları, hatta birlikte “5 saniye boyunca sadece nefesini dinleme” çalışmaları bile odak kaslarını güçlendirir.
Gerçekçi beklentiler: Her çocuğun öğrenme hızı farklıdır. Bir ebeveynin “Her gün 50 soru çözmelisin” demesi yerine, “Bugün 10 soruyu dikkatle çöz, sonra birlikte değerlendirelim.” demesi hem başarıyı görünür kılar hem de çocuğun motivasyonunu artırır. Ya da çocuğun okuyabileceği kadar süre/sayfa sayısı belirleyip daha sonra birlikte, okuduğu kitap hakkında sohbet edilebilir.
Samimi iletişim: Akşam eve geldiğinde sadece “Bugün ne yaptın?” değil, “Bugün seni en çok ne mutlu etti?” ya da “Bugün seni zorlayan bir şey oldu mu?” diye sormak, çocuğun hem duygularını hem de düşüncelerini paylaşmasına alan açar.
Benim için yeni okul dönemi; başarı listelerinden çok, çocukların kendilerini güvende hissettiği, meraklarını kaybetmediği bir alan kurmak demek. Çünkü okul yalnızca derslerden ibaret değil; hayatın küçük bir provası aslında.
Bu süreçte kendinize şu soruları sormak farkındalığınızı yükseltmenize yardımcı olacaktır.
Çocuğumun (ya da öğrencimin) kaygılarını duyuyor muyum yoksa sadece başarılı olmasına mı odaklanıyorum?
Günlük rutinimiz, çocuğuma güven veren bir düzen sunuyor mu?
Beklentilerim çocuğun kapasitesine mi dayanıyor yoksa kendi kaygılarıma mı?
Bugün onunla sadece ders değil, duyguları hakkında da konuştum mu?
Bu dönemde ben kendi kaygılarımı nasıl yönetiyorum?
Peki siz yeni eğitim-öğretim dönemine bir anne-baba ya da öğretmen olarak nasıl hazırlanıyorsunuz? Yorumlarda sizin deneyimlerinizi de duymak isterim.
Ceren AKKOL
Dikkat Odaklı Okuma Gelişim Merkezi Kurucusu
Dikkatim Benimle Kurucu Ortağı