Dikkat Dağınıklığı mı Yorgun Beyin mi?
- Ceren Akkol
- 11 Ağu
- 2 dakikada okunur
Son zamanlarda velilerimden sık sık şu cümleyi duyuyorum:
“Ceren Hoca'm, çocuğumun dikkati çok çabuk dağılıyor, bir türlü toparlayamıyoruz. Acaba dikkat eksikliği olabilir mi?”
Açık konuşayım. Bu soruyu duyduğum zaman zihnimde iki ihtimal beliriyor: Gerçekten bir dikkat sorunu mu var? Yoksa karşımızda var olan sadece yorgun bir beyin mi?
Dikkat gelişimi üzerine çalışan biri olarak şunu çok iyi biliyorum: Bu ikisini ayırt etmek, doğru destek için kritik bir adım.
Geçtiğimiz günlerde bir öğrencimle ders yaparken benzer bir durum yaşadım. İsmini gizli tutmak için kendisinden Aslı diye bahsedeceğim. Aslı'nın okuma sırasında gözleri kelimelerin üzerinde gezinmiyor, adeta kayıp gidiyordu. Okuma sonrasındaki sorulara cevap verirken sık sık “Unuttum, hatırlamıyorum, neydi ki” diye cevap veriyordu. Eğitimlere başlamadan önce uyguladığım dikkat testleri dikkat eksikliğine dair bir sonuç göstermezken tam olarak neydi Aslı'nın bu davranışı? Tabii ailesi endişeyle sordu: “Dikkat eksikliği olabilir mi?”
Aileyle detaylıca konuştuğumuzda başka bir tablo ortaya çıktı:
Aslı tatil dolayısıyla gece yarısından sonra uyuyor.
Sabah uyanır uyanmaz tablet ve telefon karşısına geçiyor.
Gün içinde bol şekerli ve paketli atıştırmalıklar tüketiyor.
Ve beyin neredeyse hiç boş kalmıyor; Aslı'nın hayatında sürekli uyaranlar, sürekli görevler...
Sonuç: Aslı'nın beyni aşırı yüklenmiş, dinlenme fırsatı bulamamıştı. Ve şunu unutmamak lazım. Yorgun bir beyin odaklanmak istemez. Çünkü enerjisini korumaya çalışır. Tıpkı bizim uzun bir günün sonunda kitap açıp bir sayfa bile okuyamamamız gibi.
Bu noktada ilk işimiz dikkat çalışmalarıyla beraber, beyni toparlayacak yaşam düzenini kurmak oldu.
Düzenli uyku.
Ekran süresinde net sınırlar.
Ara öğünlerde kan şekerini dengeleyen sağlıklı beslenme.
Kısa nefes ve gevşeme çalışmaları.
İki hafta sonra Aslı çok daha sakin, daha uzun süre odaklanabilen ve öğrenmeye istekli hale geldi.
Bu deneyim bana bir kez daha şunu hatırlattı: Her dikkat problemi “bozukluk” değildir. Bazen çözüm, tanı koymaktan önce; uykuda, beslenmede, ekranda, tempoda yatar.
Ve her zaman söylediğim gibi: Her davranışın ardında bir ihtiyaç vardır. O ihtiyacı anlamadan, hiçbir teknik tam olarak işe yaramaz.
Peki ya siz? Kendi dikkatiniz en çok ne zaman zorlanıyor: Yorgunken mi, yoksa ilgisiz olduğunuz durumlarda mı?












Yorumlar