Tarafını Seç: Hatalardan Öğrenen Bir Zihin mi, Onlardan Korkan Bir Zihin mi?
- Ceren Akkol
- 14 Eki
- 2 dakikada okunur

Uzun zamandır eğitim dünyasında öğrencilerle, velilerle ve öğretmenlerle çalışıyorum. Gözlemlediğim en kritik farklılıklardan biri, zihniyet farkı.
Misal;
İki öğrenci deneme sınavında düşük puan alıyor. Biri, “Ben zaten başaramıyorum.” deyip defteri kapatıyor. Diğeri, “Hangi sorularda hata yaptım, bir bakayım.” diyerek kalemi tekrar eline alıyor. Fark, sadece çalışmada değil; zihniyette.
Ya da,
İki veli, çocuğunun ödevlerini yapmadığını görüyor. Biri, “Sen zaten hep erteliyorsun, aklın fikrin hep oyunda.” diyerek kızıyor. Diğeri, “Bugün zorlanıyor gibisin, birlikte plan yapalım mı?” diyerek yaklaşımı değiştiriyor. Fark, sadece iletişimde değil; zihniyette.
Aynı sınıfta derse giren iki öğretmen, sınıfta öğrencilerin derse ilgisiz olduğunu fark ediyor. Biri, “Bu sınıf zaten motive olmuyor, onlara bir şey öğretmek vakit kaybı.” diyerek konuyu anlatıp geçiyor. Diğeri, “Demek ki başka bir yaklaşıma ihtiyacımız var.” diye kendi yöntemini sorguluyor. Fark, sadece yöntemde değil; zihniyette.
Pekala, şu iki kavrama dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sabit Zihniyet: Kişi, yeteneklerinin ve zekâsının doğuştan geldiğine ve değiştirilemeyeceğine inanır. Hata yapmaktan korkar, zorlandığında çabalamak yerine pes eder.
Gelişen Zihniyet: Kişi, yeteneklerin ve zekânın çabayla, deneyimle ve öğrenmeyle gelişebileceğine inanır. Hataları öğrenme fırsatı olarak görür, zorlandığında sebat eder.
Öğrenci Bakış Açısıyla Sabit Zihniyet: “Matematikte iyi değilim, zaten hiçbir zaman da olamayacağım.” der ve hata yaptığında umutsuzluğa kapılır, denemekten vazgeçer.
Öğrenci Bakış Açısıyla Gelişen Zihniyet: “Şu an zorlanıyorum ama öğrenebilirim. Her denemede biraz daha ilerliyorum.” der ve zorlukları gelişim fırsatı olarak görür.
Öğretmen Bakış Açısıyla Sabit Zihniyet: “Bu sınıf zaten dikkatini toplayamıyor, ne yaparsam yapayım değişmez.” diyerek maalesef denemeyi, çabalamayı bırakır; kalıpların içinde kalır.
Öğretmen Bakış Açısıyla Gelişen Zihniyet: “Henüz doğru yöntemi bulamadım ama farklı bir yaklaşımla dikkatlerini çekebilirim.” diyerek öğrenme sürecini öğrencilerle birlikte dönüştürür.
Ebeveyn Bakış Açısıyla Sabit Zihniyet: “Benim çocuğum utangaç, topluluk önünde asla konuşamaz.” diye düşünür ve maalesef çocuğunun potansiyelini sınırlandırır.
Ebeveyn Bakış Açısıyla Gelişen Zihniyet: “Şu an çekingen davranıyor ama destekle, zamanla özgüveni artabilir.” diye düşünür ve çocuğunun gelişim sürecine inançla yaklaşır.
Bir öğrencim bir süre önce matematikte “başarısız biri” olduğuna inanıyordu. Ne kadar çalışırsa çalışsın, sınavlarda hep aynı sonuç: 80 netin üzerine çıkamıyordu. Zamanla bu durum onda kaygı yarattı; “Demek ki benim kapasitem bu kadar.” diye düşünmeye başladı.
Ve bu güçlü soruyla karşılaştı:
“Gerçekten elinden geleni yaptığına emin misin yoksa sadece denemekten mi yoruldun?”
Öğrencim bu soruyla birlikte bakış açısını değiştirdi. Hatalarını analiz etmeye, konulara farklı stratejilerle yaklaşmaya ve deneme sonuçlarını bir geri bildirim olarak görmeye başladı. Artık “Yapamıyorum.” yerine “Nasıl daha iyi yapabilirim?” diye sordu kendisine.
Ve sonuç? Son sınavda 95 net yaptı. Değişen bilgi seviyesi değil, zihniyetiydi.
Gelişen zihniyet bize şunu hatırlatıyor: Bilişsel kapasite sabit değil, çaba ve öğrenme ile gelişiyor.
Belki de eğitimde ve hayatta en önemli görevimiz, çocuklara yalnızca bilgi öğretmek değil; onlara gelişen bir zihniyet kazandırmak. Çünkü zihniyet, tüm yolculuğu belirleyen pusula.
Peki siz, zorlandığınızda pes mi ediyorsunuz yoksa öğrenmenin bir yolunu mu arıyorsunuz?
Ceren AKKOL
Dikkat Odaklı Okuma Gelişim Merkezi Kurucusu
Dikkatim Benimle Kurucu Ortağı













Yorumlar